Nijerya’da artan iç karışıklıklar, terör saldırıları ve gıda kıtlığı, ülkeyi ciddi bir insani krizle karşı karşıya bırakıyor. Yaklaşık 26 milyon kişi açlık riski altında olup, özellikle kuzey bölgelerde çocuklar yetersiz beslenme nedeniyle ölüm tehlikesiyle karşı karşıya. Güvenlik sorunları, gıda üretimini sekteye uğratırken iklim değişikliğinin etkisi de tarımsal verimliliği azaltıyor, bu da gıda sıkıntısını daha da şiddetlendiriyor. Uluslararası kuruluşlar Nijerya’da insani yardımların artırılması gerektiğini vurguluyor ve son altı ay içinde 300 milyon dolar yardım çağrısında bulundu
Nijerya’daki durum, yalnızca insani bir trajedi olarak değil, küresel bir kriz olarak ele alınması kaçınılmaz hale geldi. Nijerya, Afrika'nın en kalabalık ülkesi ve bölgesel bir güç. Buradaki iç karışıklıklar ve açlık sorunu, Afrika’daki diğer ülkeleri de ekonomik, sosyal ve güvenlik yönünden etkileyebilir. Komşu ülkelerin mültecileri kabul etme kapasiteleri zaten sınırlı; Nijeryalı mülteci akınının bu bölgeyi daha da zorlayacağı aşikar. Bu koşullar, mültecilerin başka kıtalara yönelme ihtimalini artırır.
Gıda güvensizliği ve iklim değişikliği kaynaklı krizlerin giderek arttığı bir dünyada, Nijerya’daki gibi krizler, benzer koşulları yaşayan bölgelerde de yayılma riski taşıyor. Nijerya’daki insani duruma acil müdahale edilmezse, diğer bölgelere yayılan ve daha fazla insanı etkileyen büyük ölçekli bir mülteci krizine yol açabilir. Bu tür krizlerin çözümü için küresel iş birliği ve önleyici politikaların önemini vurgulamak istiyorum; çünkü bu durum, hem Nijerya hem de dünya için hem kısa hem de uzun vadede büyük bir sınav anlamına geliyor.